30 Ekim 2008 Perşembe

Sahnelerin Yıldızı!


Sahne arkasında küçük bir arıza olduğu belliydi. Salonu son koltuğına kadar doldurmuş seyirciler sabırla beklemekteydirler. Arıza bir türlü giderilemedi. O sırada en önde oturan kel kafalı altmış yaşlarında smokinli bir seyirci, yüzünde palyaçolara eş komik bir ifadeyle sahneye çıktı. Sağına soluna bakarak birşeyler aradı. Hareketleri öyle acemice, öyle çocukça ve öyle komikti ki, seyirciler gülmeye başladılar. Adamın acamiliği üzerindeydi. Her yaptığı hareket ve mimik, izleyicileri güldürüyordu. Nihayet sahneden inmeye niyetlendi. Ayağı takılıp öyle bir düştü ki, seyirciler gülmekten yerlere yattılar. Ardından, dinmek bilmeyen bir alkış tufanı geldi.

Alkışların nedenini merak eden tiyatro müdürü George C. Backer, yanında ünlü tiyatro eleştirmeni Anton Bergmann ile birlikte hemen özel locaya koştu. Orta yaşlı iki adam, çok özel seyirciler ve bizzat müdürün oyunu izleyebilmesi için yapılmış küçük locadan, sahnedeki ufak tefek adamı ve kahkahalarla gülen seyircileri seyrettiler. Backer, hem adamı alkışlıyor, hem de ufak-tefek tiyatro eleştirmenine, uzun zamandır bu kadar büyük alkış ve kahkaha tufanı yaşamadığını söylüyordu. Sahnedeki adam sürekli eğilip seyircileri selamlamakta, bazı komik hareketlerini tekrarlamakta, derken yeniden düşmekte ve kahkahaları alkışlar izlemekteydi. Uzun uzun alkışlanan adam salonu defalarca selamladı ve nihayet büyük bir ciddiyetle yerine oturdu.

Perde açılıp oyun başladığında, asıl oyunun aktör ve ektristlerinin şaşkınlıklarını gizlemekte zorlandıkları görülüyordu. Bu küçük sürpriz onları da etkilemişti. Birinci perdeden sonra verilen arada Anton Bergmann, herkesi güldüren seyirci Theodor Mussly ile kısa bir röportaj yaptı. Adam amatör bir oyuncuydu ve seyircileri fazla bekletmemek gerektiği düşüncesiyle sahneye çıkmıştı. Ertesi gün, ülkenin en büyük gazetesinde, büyük eleştirmen Bergmann'ın haftalık yazısı yayımlandı. Yazıda, tiyatro sanatı adına adına büyük bir keşiften söz edilmekte, seyirciyi bu kadar etkisi altına alabilen bir oyuncuya uzun zamandır rastlanmadığı anlatılmakta, sahnelerin yeni yıldızı Mussly göklere çıkarılmaktaydı.

Yazı büyük yankı uyandırdı. Basın ve sanat dünyası, yeni yıldızı merak etti. İlgi o kadar yoğundu ki, tiyatronun müdürü George C. Backer, Theodor Mussly'ye o ünlü teklifini yapmak zorunda kaldı ve Mussly'den o kısa gösterisini haftasonları, sahneye yeni konan malum oyundan hemen önce yapmasını teklif etti. İlk gösteride tüm biletler satılmıştı, insanlar bu kez o kadar gülmediler, ama oyun kapalı gişe oynamaya devam etti. Mussly başka tiyatrolardan da teklif aldı.

Basının yaptığı araştırmalar sonucu, sahnelerin yeni yıldızı hakkında ilginç bir gerçek de ortaya çıktı. Theodor Mussly, Bir akıl hastasıydı ve sahneye çıktığı gün, akıl hastanesinin özel bir izniyle, bütün arkadaşları ve doktorlarıyla birlikte gelmişti tiyatroya. Sahneye çıkışını, birkaç yakın arkadaşıyla birlikte organize etmişti. Tiyatro perdesini açan mekanizmanın 'tesadüfen' arızalanması, bu girişimi kolaylaştırmıştı. Gösteri doktorların da hoşuna gitmiş, onlar da kendilerini salonun havasına ve kahkahalara kaptırmışlar, akıl hastanesinin yetenekli oyuncusuna müdahale etmemiş, edememişlerdi. Mussly'nin sahneye çıktığı an çeşitli nedenlerle salonun dışında, tiyatro fuayesinde bulunmaktaydılar. Zaten hastane müdürü, Theodor Mussly'nin hastane tiyatro grubundaki yapıcı tavrını herzaman desteklemiş ve onun refakatçi bir doktor gözetiminde başka tiyatrolarda sahne çalışmalarına katılmasına izin vermişti.

Ülkenin en iyi eleştirmeni sıfatını, hayatı boyunca çalışıp didinerek edinmiş asık yüzlü Anton Bergmann, hiçbir delilik belirtisi göstermeyen Mussly'nin sözlerine dayanarak ve kendini salondaki coşkulu havaya kaptırarak yazdığı övgü yazısıyla önemli bir hata yaptığını düşünmekteydi. Theodor Mussly, yaptıkları sohbet ve röportajda, akıl hastanesinden hiç bahsetmemişti. Büyük eleştirmen, kendini bir amatör gibi kahkaha ve alkışların büyüsüne kaptırmış, Mussly'yi fazla araştırmaya gerek duymadan döşendiği yazısında, adamı göklere çıkartmıştı. Böyle bir hatayı nasıl yaptığını aklı almıyor, kendine kızıp duruyordu. Herşey bir yana, seyircinin olumlu ve coşkulu tepkisinin akıl hastalarının abartılı reaksiyonlarıyla alakalı bir durum olabileceğini hiç ama hiç düşünmemişti. Öyle ya, bir kişi deli olabilir... On kişi de deli olabilir... Ama beşyüz deli nasıl bir araya gelir de bir başka deliyi ciddi tiyatro seyircisi tavırlarıyla bu kadar uzun süre can-ı gönülden alkışlar?!.. Normal hayatta seçkin bir tiyatronun seçkin seyircileri, bir oyuncuyu böyle çılgınca alkışlarlarsa, o alkışlara güvenilir, alkışlanan kişinin yeni bir yıldız olduğu da düşünülebilir... düşünülemez mi? (Düşünülemez!) Neden olmasın?! Anton Bergmann, bu monoloğu içinden takrarlayıp duruyor, sonra kızıyor, öfkeleniyor, öfkesini kendinden ve etrafındakilerden çıkarıyordu. Theodor Mussly'nin bu şartlar altında, hafifliğinin elbet ortaya çıkacağını, adamın kısa zamanda sahnelere veda etmek zorunda kalacağını, bu ihtimalin yüksek olduğunu düşünen eleştirmen, onu rahatsız eden 'Sahnelerin Yıldızı' balonundan ve vicdanının sesinden kurtulmak -ama en çok da kendi prestijini kurtarmak istiyordu.

Oturup yeni bir yazı yazdı. Yazıda, yavaş yavaş seyircisi azalan yeni yıldız hakkında, "Theodor Mussly çok yetenekli" demekteydi; "ama yeteneği küçük repertuvarıyla kısıtlı. İyi bir oyuncu olabilmek için daha fazlası gerek." Büyük ününü eleştirmene borçlu olan, tiyatro sahnelerinin çiçeği burnunda yeni yıldızı, hemen tiyatro müdürü ve doktorlarından on günlük izin aldı. Amacı, repertuvarını en kısa zamanda genişletmek ve popülaritesini artırmaktı. Bunun için bir dakika bile bekleyemezdi. Gerekli izinleri alarak derhal yola çıktı. Refakatçi doktorunun kullandığı bir arabayla yola koyuldu. Hastane müdürünün özel çabalarıyla, yüz kilometre uzaklıktaki tanınmış bir tiyatro okulunda, ona özel yoğun ve hızlı bir eğitim programı hazırlandı.

Harika bir gündü. Serin ama güneşli havada, sarp dağların eteklerinde, yolculuklarının hedefine doğru kıvrıla kıvrıla yol almaktadırlar. Theodor Mussly çok sabırsızdı. Durmadan konuşuyor, yeni replikleri refakatçi doktora anlatıyor, meşhur mimklerini de konuşturarak onu kahkahalarla güldüyordu. Sahneye çıktığı o günden sonra iki yakın arkadaş olmuşlardı.

Theodor Mussly, çalışmalarına başlayacağı anı iple çekmekteydi. Elinde olsa derhal başlamak istemekteydi. Aklına gelen bir numarayı, direksiyondaki refakatçisi, arkadaşı, doktoruna hemen göstermek istedi -ama bunun için doktorun arabayı o an durdurması gerekiyordu. Mussly'yi kıramayan doktor, komik arkadaşının ısrarlarına dayanamayıp ıssız yolda durdu. Arabadan inen Theodor Mussly, arabadan inmeyip şoför mahallinden onu seyreden doktora şaklabanlıklar yaparak on adım attı ve bütün komikliğini sergildikten sonra onbirinci adımında unutulmaz bir düşüş numarasıyla gösterisini sonlandırdı.

Düşerken yüzünde, repertuvarını önemli ölçüde genişletmiş olmanın ve gerçek bir sanatçı mertebesine erişmenin mutluluğu okunmaktaydı. Doktoru, o ifadeyi göremedi tabii. Theodor Mussly'nin cesedi, uçurumun ikiyüz metre dibinden ancak dört saatte çıkarılabildi.

Mussly düşerken katıla katıla gülen ve ona mukayyet olmayan, onu uyarmayan doktoru yargılanıp, iki yıl hapis ve meslekten men cezasına çarptırıldı. Hastane ve tiyatro müdürleri istifa ettiler. 'Sahnelerin Yıldızı'nı keşfeden Anton Bergmann, keşfi hakkında yeniden övücü ama yarım gönüllü kaçamak birşeyler yazdı ve yazısını "Elveda" diye bitirdi. Yazar, sadece Mussly ile değil, kendi okurlarıyla da vedalaşıyordu. Nitekim yazılarına son verdi ve daha sonra bir sahil kasabasına yerleşti.

Theodor Mussly dünya tarihine, "dünyanın en kısa güldürüsünü sahneleyen en başarılı komedyen" olarak geçti. Mussly'nin akıl hastanesindeki yakın arkadaşlarına gelince... Bir ay kadar sonra, içlerinden üçü hastaneden kaçarak farklı tiyatrolarda, oyunlardan önce sahneye çıkıp komiklik yapmaya kalktılar ve göz altına alındılar. Ertesi gün, ünlü eleştirmen Bergmann'ın daha önce yazılarının yayımlandığı gazetede şöyle bir haber çıktı: "Hastalar ifadeleri alınmak üzere mahkemeye götürülürken basına, 'Tiyatrocu Gerilla' adlı bir örgüte mensup olduklarını ve eylemlerinin süreceğini söylediler."

"Kısa tutmak, yeteneğin kardeşidir" Anton Çehov