29 Aralık 2008 Pazartesi

Cazibe hanımın sahiciliği ve parti savuşturan


Kadınsınız. Hatır-gönül üzerine bir partiye katılmak zorunda kaldınız... Göze batmamak, partiyi savuşturmak için durmanız gereken en uygun köşe hangisidir? Elbette hiçbirisidir. Eğer bayrak gibi kırmızı dekolte bir elbise giyip saçlarınızı platin sarısına boyadıysanız, tuvalete bile saklansanız bütün dikkatleri üzerinize çekersiniz. Dikkat çekmemek ve milletin ilgisini kendinizden uzak tutmak istiyorsanız, herkesin giydiği türden -ama soluk renkli grimtrak birşeyler giyer, makyaj yapmaz ve fazla da gülümsemezsiniz olur biter... Öyle mi?!

Bazıları, nerede durursa dursunlar, ne giyerlerse giysinler mutlaka farkedilirler. Eğer böyle biriyseniz, zaten tanınıyorsunuzdur ve bu durumda ilgiden kaçış yoktur. Yeni moda olduğu üzere buna “karizma” deniyor. Hayır, biz buna “cazibe” diyelim. Karizma, erkeksi bir tınıya sahip. Cazibe kadınsı, dişi bir söz.

Cazibeli biri bir partide ortada salınıyorsa, etrafında üç farklı türden “ilgili” insan türü dolaşıyordur. Bunlardan en iğrenç olanı, çıkar ve iş peşinde koşanlardır. Cazibeli kadının bir sinema oyuncusu olduğunu varsayalım ve mesela “Issız Adam” gibi bir filmde başrol oynamış olsun. Etrafındaki ilgililerin en itici olanları, bir şekilde ondan çıkar umanlar veya cazibe hanımın etrafında görünerek başkalarına hava atmayı düşünenlerdir. Bu tipler her yerde vardır ve inanılmaz derecede arsızdırlar. (Atsineği familyasından oldukları söylenir) İkinciler, cazibe hanımın sahiden tanıdıkları ve onu sahiden seven insanlardan oluşur. Bu kategoride olmak, böyle zamanlarda hiç de rahat bir durum arzetmez. Cazibe hanıma mutlaka güzel birşeyler söylemek, hiç olmazsa durmadan gülümsemeleri falan gerekir -onlardan da bu beklenir. İyi hoş da, bu abartılır genellikle. Mutlaka yanına gitmeler, “Ah canıım, çok güzelsin genee!” demeler, sarılıp öpmeler ve saire... Onunla en azından biriki laf etmeleri zaten şarttır. Böyle zamanlarda böyle cazibeli kişilere takılıp kalmak genellikle pek hoş karşılanmadığından (öyle ya, herkes biraz konuşmak falan ister cazibe hanımla. Her konuşan yanında kalırsa, az sonra koca bir insan öbeği oluşur ki görgüsüzlük sayılır!) konuşmalar kısa tutulur ve kimle konuşacağına zaten sonunda cazibe hanım karar verir -ha bu arada “sıra bana da gelsin” soğuk savaşları bile çıkabilir partide.

Cazibe hanıma ilgi gösterenler arasında en ilginç olanlar, ilgilerini gizlemeye çalışanlardır. Onları gözlemlemek, partinin en güzel, en eğlenceli, en enteresan tarafı olabilir. Gizli ilgililer, bu ilgilerini gizlerler, zira gerçekten çok etkilenmişlerdir. Onunla konuşurken kontrollarını kaybetmekten ve heyecanlarını belli etmekten korkarlar. Böyle bir kadına zayıf görünmek... İşte bunu hiçbir erkek istemez. Bunların arasında, “ben kimim de onunla konuşacağım, yüzüme bile bakmaz” diye düşünenler de vardır elbette, ama biz onları saymıyoruz. Onlar, daha başta kendi komplekslerinin kurbanı olmuşlardır ve muhteşem bir kadınla tanışma şansından, daha o cazibeyi gördükleri an vazgeçip kendi tanıdık-bildik vasatlıklarında güven içinde yüzmeyi kabullenmişlerdir.


Cazibe hanım, filminde canlandırdığı tiplemeye benzememektedir. Normal hayatında, parti-marti takmayan, gittimi de parti köşe kenarlarına saklanmayı tercih eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Sıradan dar bir kot pant
olon. marka spor ayakkabılar, v-yakalı bol bir kazak giymiştir. (Buna rağmen iri ve biçimli göğüslerini gizlemeyi başaramamıştır) Soluk renkler. Tabii saçları farklıdır. Onlardan taviz vermemiştir. Saçları özenle taralı ve fönlüdür. İlgi odağı olmak istemediği, herkesle eşit konumda, aynı göz hizasında birarada olmak istediği bellidir. Kalabalıkta iyice kaybolup gitmek istemediği de anlaşılmaktadır (bu zaten mümkün değil). Şu görünmeyen cinsinden hafif makyaj yapmayı tercih etmiştir -hani yüzü canlı ve taze gösteren ama renk taşımayan makyaj... Gülümseyince kocaman gözlerinin içi gülen, bir muhteşem dişi. Tam bir kadın. Güzelliğin özgün bir türevi.

Böyle cazibeli birine, sıradan biriymiş gibi davranmak zordur. Bütün duygularınızı ve heyecanınızı yan odada bırakıp, bir doktorun hastasına yaklaşırken takındığı “bilimsel” soğuklukla yaklaşmak -ki gizli ilgililer genellikle bu yolu tercih ederler- güzelliğe/dişiliğe saygısızlıktır. Toplumsal zart-zurtlar, bilmemne kuralları, böyle partilerdeki hal ve gidiş numaraları, cazibe karşısında önce bi' “t
arafsız” buz kesmeyi gerektirir -be cool!. O buz tavırlardan yola çıkarak yakınlık kurmaya çalışılır genellikle. Yani sahici duygularınızı vestiyere bırakıp çıkarken alacaksınız! Ama Hayır! Bir alternatif daha vardır. Orada en dürüst ve en sahici halinizi takınarak, cazibeden nasıl etkilendiğinizi gösterirsiniz, hatta cazibe hanıma bunu söylersiniz. Ne söylediğiniz hiç önemli değildir. Sıradan bir geveleme bile olabilir. Cazibe hanım sahici biriyse ve sahiciliğini vestiyere bırakmadıysa, sizi mutlaka anlar. Ve sahici olanlar, bu sahiciliğin, içtenliğin değerini bilir. Onca insanın arasından, hiç tanımadığı sizi görür ve bir an, etrafında dönen o ilgili-bilgili yumağından tamamen sıyrılıp, diğerlerinin varlığını unutarak size baktığını hissedersiniz. Gülümser. O bir an, sonsuza kadar uzayabilecek bir andır. Onunla daha sonra geliştireceğiniz sohbetler, o anın ışığında süreceğinden pek önemli değildir artık. Çünkü hiçbir şey o bir anın yoğunluğuna sahip olamaz. Güzellik denen şeyin tıpkı baharda açan hanımeli veya karlar arasından gülümseyen kardelen gibi, önemli ölçüde cinsiyetle ilgili bir şey olduğunu da yeniden anlarsınız bu arada.

Sahici olanlar belki duygu, algı ve gönül anlamında yoğun bir hayat sürerler ama bu, sahiciliğin kusur sayıldığı bir dünyada, sanıldığından çok daha tehlikeli ve zor bir hayattır. O tehlikenin bilincinde olup, buna rağmen sahici olmak elbette harika birşey... Ama bu, ustura gibi keskin bir kılıçla birlikte yaşamaya benzer. Japon kılıcı kınındayken, kılıcın keskin yüzünün kına yakın yerinde kın, bir kağıt inceliğindedir. Yani kılıcı çekerken heyecanlanıp kendine hakim olamayan, veya nefsiyle sorunlu olan, çekme usulünü bilmeyen kişi, kılıcı çekerken kılıç kınını yarıp çıkar ve heyecanlı olanların bir-iki parmağını uçurur. Bu, dandik adamların kılıca el sürmemeleri için düşünülmüş bir önlemdir! Kınındaki bir kılıcı tutmak bile bir özterbiye, yoğunluk ve dikkat gerektirir. Sahicilik de böyledir.

Sahicilik partilerde sık görünmez! Vestiyere bırakılmadıysa, genellikle gözlerden uzak köşelere saklanır. Ama cazibe merkezi de sahiciyse, saklanması imkansızdır.

"Kısa tutmak, yeteneğin kardeşidir" Anton Çehov